Kâhta Belediye Başkanı Yusuf Turanlı geçen yıl başlatmış olduğu İstanbul`da ki gurbetçi hemşehrilerini iftarda buluşurdu.
Kahta Belediyesi’nin Adıyamanlılar Kültür Merkezinde düzenlenen 2. geleneksel iftar yemeğine AK Parti Adana Milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat, Esenler Belediye Başkanı M. Tevfik Göksu, İBB Kültür A.Ş Genel Müdürü ve Adıyamanlılar Vakfı Başkanı Nevzat Bayhan, Kâhta Belediye Başkanı Yusuf Turanlı, Dünya Ehliyet Vakfı Başkanı Fermani Altun, Sultangazi Belediye Başkan Yardımcısı Av. Hacı Orhan, Gazeteci-Yazar Mehmet Metiner, Ayhan Kıskaç, Prof. Dr. Talha Gönüllü, Adıyamanlılar Vakfı Başkan Vekili Mustafa Karlı, Adıyamanlılar Vakfı Yöneticileri, çok sayıda iş adamları, dernek başkanları, siyasetçiler, Sanatçılar ve basın mensupları katıldı.
İftar programında sinevizyon gösterisiyle son 1,5 yılda yapmış olduğu icraatlarını gurbetteki hemşehrilerine anlatan Kâhta Belediye Başkanı İ. Yusuf Turanlı, en büyük hedefinin herkesin gıpta ile bakacağı Kahta ilçemizi modern bir şehir haline getirmek olduğunu söyleyerek, yemeğe katılan herkese teşekkür etti.
İBB Kültür A.Ş Genel Müdürü ve Adıyamanlılar Vakfı Başkanı Nevzat Bayhan, Dünya Ehliyet Vakfı Başkanı Fermani Altun, Esenler Belediye Başkanı M. Tevfik Göksu ise birer selamlama konuşması yaparak, gurbette bulunan hemşehrilerini iftar sofrasında buluşturduklarından dolayı Kahta Belediye Başkanı Yusuf Turanlı ya teşekkür ettiler.
AK Parti Adana Milletvekili ve hemşehrimiz Dengir Mir Mehmet Fırat, Sosyal Belediyeciliğin asli görevlerinden bahsederek, artık kanalizasyon yapmak veya yol yapmak belediyenin işi olmadığını söyledi.
Fırat, “Kâhta ilçemiz, özelikle tarihi ve turizm potansiyeli ile geleceği parlak olan güzel bir kentimizdir. Kâhta ya yarışır tek şey güzel hizmetlerin olması ve burada yaşayan bütün insanların mutlu bir hayat sürdürmesidir. Aslı olan bu memlekete gönül vermek ve var olan bu güzel medeniyeti bütün yurt geneline yaymaktır. Sayın Başkanımız Yusuf Turanlı’nın geçen yıl başlatmış olduğu geleneksel iftarını insanlarımızın birbirleriyle kaynaşması açısından son derece yayarlı olduğunu biliyorum. Bu güzel ortamı hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum” dedi.
Türkiye’nin ve Adıyaman’ın Soruları Tartışıldı
İftar programına katılan bütün katılımcılar, İftardan sonra vakfın konferans salonunda Adıyaman`ın ve Kâhta`nın sorunların tartışıldığı gibi 12 Eylül’de Türkiye’nin kaderini değiştirebilecek referandum içeriği ile ilgili konular tartışıldı. Soru, cevap şeklinde geçen istişare toplantısının en ağırlık konu referandum konusu oldu.
Fırat, “12 Eylül Anayasanın Yeri Çöptür”
Burada PKK ya bir gönderme yapan AK parti Adana milletvekili Dengir Mir Mehmet Fırat, Kürt Meselesinin tek çözüm noktası siyaset olduğunu kaydederek, “Madem kendilerine güveniyorlarsa buyursunlar gelsinler” dedi.
12 Eylülde yapılacak olan referandumla ilgili vatandaşlara seslenen Fırat, “Eğer Türkiye’de yaşamak istiyorsanız, sizden sonraki nesillerinden bu topraklarda yaşayacağını düşünüyorsanız, bu ülkede daha çok özgür olmak istiyorsanız, daha demokratik bir rejim içerisinde yaşamak istiyorsanız ‘Evet’, Adil bir yargı istiyorsanız veya yargıya başvurduğunuzda adaletin dağıtılacağına emin olmak istiyorsanız ‘Evet’, Bunları istemiyorsanız ‘Hayır’ 12 Eylül anayasasının tek bir yeri vardır oda çöp kutusudur. Bunu çöp kutusuna atmadığınız süre içerisinde ülkenin, tam bir demokrasi ile halkının tam bir özgürlük içerisinde yaşayabilmesi mümkün değildir. 12 Eylül anayasasını anti demokratiktir, anti özgürlükçüdür, vesayetçidir ve dili bozuk olan bir anayasadır. Bunun içindir ki, vesayet makamlarından birisini ve en önemlisini demokratik bir yapıya kavuşturabilmek için ‘Evet’ demek zorundayız. Bundan sonra yeni bir anayasaya kavuşabilmek için bu değişiklik şarttır. Birilerinin algılayamadığı veya algılamak istemediği temel neden budur. Eğer Türkiye sivil, demokratik, özgürlükçü ve öz bir anayasa yapma iradesini gösterecekse bu değişiklik geçmek zorundadır. Geçmediği takdirde bir daha 1982 anayasasına bırakın çöp kutusuna atmak, bir daha dokunabilmek mümkün değildir.“
“PKK terörü dediğimiz ayrılıkçı terör niye vardır? Nereden çıktı bu? 25 yıl önce 1984’de nasıl çıktı bu olay? Kendi kendine çıkmadı. Siz oldukça kalabalık olan bir toplumu, halk kitlesini yok farz ederseniz, dilini inkâr ederseniz, varlığını inkâr ederseniz bu düdüklü tencerenin buhar kaçıran yerinin patlama olması için oranın tıkanması gibidir ve patlar. PKK aslında bir toplumun inkârı sonucunda, belki o toplumu savunmak için başlamış olan bir hareket ama tabi ki her terör örgütü gibi belli bir süreden sonra sapmalar göstermiştir ve taşeronluklar yapmaya başlamıştır. Kimin eli kimin cebinde olduğu bilinmeyen bir yapıya ulaşmıştır. Bu iki şeyi birbirinden ayırmamız lazım. Terör olayları ile halkımızın anayasada belirtildiği gibi birbirine eşit vatandaşlardan oluşmasının tüm altyapısını oluşturmamız lazım. Bir kısım vatandaşımız tüm hak ve özgürlüklerden istifade ederek, bir kısım vatandaşımıza dillerinden dolayı veya inançlarından dolayı ayrı bir muamele yapabilmek 21. Yüzyılda artık mümkün değil. Türkiye’de birbirine eşit ve devlete vatandaşlık bağı ile bağlı olan, gerçek anlamda vatandaşlık bağını kurabilmemiz lazım. Bu eşitliği, demokrasiyi ve özgürlüğü getirecektir. Ve toplumda bir kaynaşmayı meydana getirecektir. Terörün beslenme kaynaklarını ve gerekçelerini ortadan kaldıracaktır. Dünyada ki oluşuma baktığınız zaman bu problemlerin tamamını ortadan kaldırsanız dahi belli bir süre terörün devam ettiğini görebiliyorsunuz. Devlet eşkıya değildir, devlet terör örgütü değildir. Devletin yasaları vardır ve hukuka uygun yasalardır. Bu yasalar içerisinde mücadelesini yürütmek durumundadır. Faili meçhul cinayetlerle, insanları evlerinden alıp götürüp bir yerlerde yok etmekle terörü önleyemezsiniz, terörü azdırırsınız. Adil bir devlet, sevgi dolu bir devlet eğer toplumu kucaklarsa ben inanıyorum ki terörde belli bir süre sonunda yok olacaktır. Türkiye’de barışı sağlamak için Kürt olmak gerekmiyor, vicdan sahibi olmak gerekiyor. Türkiye’de analar ağlıyor, gençler ölüyor, 40 binin üstünde insan kaybettik. Irkı ne olursa olsun, inancı ne olursa olsun insana değer veren, insanların bu işe inanarak el koyması lazım, barışı temin etmesi lazım. Ben ateşkese de çok fazla inanmıyorum, bugüne kadar ben çok ateşkes duydum ve sonradan yeniden kan akmaya başladı. Mühim olan silahların bırakılmasıdır. Silahların bir daha ele alınmamak üzere gömülmesidir. 21. Yüzyılda silahlar artık hiç bir şeyi halledemiyor. Ancak siyaset halledebilir. Eğer kendinize güvenebiliyorsanız, eğer siyaset yapabileceğinize inanabiliyorsanız bu işin çözüm yeri siyasettir. “