AÇILIMDA “ÖNCÜ ŞEHİR” ADIYAMAN OLDU

İstanbul’daki Adıyamanlı Sivil Toplum Kuruluşları “Demokratik Açılım” Konusunda Hükümete Tam Destek Verdiler.
 
İlkleriyle, yenilikleriyle, güzellikleriyle ve daha doğrusu demokrat yapısıyla “Demokratik Açılımın” kendisidir Adıyaman…
 
Doğu ve Güneydoğunun en huzurlu kentlerin başında yer almakla bilinir her zaman. Terörün en kızgın olduğu dönemlerde bile bu güzel konumunu muhafaza etmeyi başaran Adıyamanlılar, bu kez Türkiye’nin gündemini teşkil eden “Demokratik Açılım” konusunda “Öncü şehir” olma yolunda yeni bir adım atarak yaşanan bu tarihi sürece katkı sunmak için bir araya geldiler.
 
Adıyamanlılar Vakfında yapılan konuyla ilgili istişare toplantısına 38 Vakıf ve Dernek Başkanı katıldı. Yaklaşık 5 saat süren toplantıda karşılıklı hoşgörü çerçevesinde bu önemli süreci masaya yatırarak karşılıklı fikir alış verişinde bulundular. Yapılan bu önemli toplantının sonuç bildirgesinde ise hükümetin başlatmış olduğu “Demokratik Açılım” konusuna tam destek kararı çıktı. Alınan tarihi kararda, Türk halkının geçmişte yaşanan acıların bundan sonra yaşanmaması gerektiğini beyan ederek, yıllardır devam eden ve ülkenin içinde bulunduğu huzursuzluk vakasının artık son bulması için herkesin elini bu taşın altına koyması gerektiğini, tarih boyunca birçok medeniyetlere ev sahipliği yaparak özümsenmiş olan Adıyaman’ın İstanbul’daki STK temsilcileri olarak “Demokratik Açılım” sürecine sahip çıkmak sorumluğun bir gereği olarak gördüğünü, Türkiye için tarihi sorumluluk taşıyan bu önemli sürece hep birlikte destek çıkma kararı aldılar.
 
Toplantıya katılan Adıyamanlı STK temsilcileri kendi aralarında oluşturan bir komisyon ve bu komisyonun hazırladığı ortak metnin altına imza atarak böylece “Açılım” konusunda “Öncü Şehir” olma özelliğine eriştiler.
 
Bu önemli bildirgeye imza atarak destek çıkan Sivil Toplum kuruluşların isimleri şöyle;
Nevzat BAYHAN (Adıyamanlılar Vakfı Başkanı), Mehmet DENİZ (Adıyamanlılar Derneği Başkanı), Fuat PAMUKÇU (Adıyaman Kültür ve Turizm Derneği Başkanı), Av. Hacı KABAK Gergerliler Sosyal Yardımlaşma Derneği Başkanı), İrfan ÇALIŞ (Kâhtalılar Derneği Başkanı), Ramazan OKAY (Gaziosmanpaşa Adıyamanlılar Derneği Başkanı), Fatih ÖZGER (Esenyurt Adıyaman ve İlçeleri Derneği Başkanı), Abdullah KUMRAL Esenyurt Adıyamanlılar Derneği Başkanı), Mustafa GÖRGEN (Gölbaşı Derneği Başkanı), Celal YILMAZ (Gaziosmanpaşa Gergerliler Derneği Başkanı), Şahin AKDOĞAN (Besnililer Derneği Şube Başkanı), Faik YAYLAGÜL (Çelikhanlılar Derneği Başkanı), Hamit PEKER (Sincikliler Derneği Başkanı), Cemil KESKİN (sincik Gönüllüler Derneği Başkanı), Mustafa KARLI (Karadut Köyü Derneği Başkanı), Hüseyin ORAL (Dumlu Köyü Derneği Başkanı), Hasan AYDIN (Esendere Köyü Derneği Başkanı), Kemal KILINÇ (Sincik Taşkale Derneği Başkanı) Sıdık DEMİR (Kaşyazı Köyü Derneği Başkanı) Recep KILIÇ (Gerger Kütüklü Derneği Başkanı),  Ahmet DEMİR (Canbegliler Derneği Başkanı), Aziz TOKGÖZ (Çelikhan Bulam Çevre Köyü Derneği Başkanı), Mehmet YILMAZ Sincik Pınarbaşı Derneği Başkanı), Mustafa YÜCEL (Koçtepe Köyü Dernek Başkanı), Kemal ÇİLİNGİR (Sakız Köyü Derneği Başkanı) Veysi ALP (Gerger Güzelleştirme Derneği Başkanı), Aziz TÜRKAN(Ağaçlı Derneği Başkanı), Mustafa SAĞLIK (Aşağı Çöplü Derneği Başkanı), Mehmet Ali TOSUN (Kutanlılar Derneği Başkanı), İsmail AKKAYA (Görgenliler Derneği Başkanı), Mehmet KOYUN (Subaşı Derneği Başkanı), Talat AĞAR (Eski Taş Derneği Başkanı), Zeynel YETİŞ (Ortancalılar Derneği Başkanı), Abdullah YAŞAR (Gömlekçiler Odası Başkanı), Enes ÇİNGAY (Tirkidin Derneği Başkanı), Ahmet URAL (Adıyaman Genç İşadamları Başkanı), Abdullah KARATAŞ (Sutepe Köyü Derneği Başkanı) ve Sait Nizam NARİN (Besni İşadamları Derneği Başkanı)
 
 
ADIYAMAN SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI PLATFORMUNUN “DEMOKRATİK AÇILIM” BİLDİRİSİ
 
Kamuoyuna;
 
Tarih boyunca birçok medeniyete ev sahipliği yapmış ve hoşgörüyü özümsemiş olan ilimiz Adıyaman’ın, İstanbul’daki sivil toplum kuruluşları olarak, demokratik açılım süreci ile ilgili düşüncelerimizi kamuoyuyla paylaşmayı sorumluluğumuzun bir gereği olarak görüyoruz.
 
Ülkemizin toplumsal huzurunun önündeki en büyük engel olan Kürt sorununun çözümü için başlatılan demokratik açılım sürecini destekliyoruz. Bu sürecin kesintiye uğraması, yeniden maddi ve manevi enerjimizin heba edilmesi sonucunu doğuracaktır. Bu nedenle, toplumun bütün dinamiklerinin sorumluluklarının bilinciyle hareket ederek sürece sahip çıkması gerektiğini düşünüyoruz.   
 
Gelinen noktadan geriye dönüşün mümkün olmadığı açıktır. Çünkü Türkiye halkının o acıları yeniden yaşamaya tahammülü kalmamıştır. Herkesin elini taşın altına koyması ve yükü omuzlaması kaçınılmazdır. Sivil toplum güçlerinin seslerini yükselterek çözüm geliştirme sürecine katkı sunması bir zaruret olarak kendini dayatmıştır. Siyasi muhalefet güçlerinin topyekûn karşı çıkışlarından vazgeçip somut çözüm önerileri üzerinde çalışmasının süreci hızlandıracağı inancındayız. Bu noktadan hareketle hükümetin de hiçbir kesimi sürecin dışına itmeden çözüm önerileri konusunda toplumsal uzlaşı sağlama çabalarını arttırması gerekmektedir.
 
Ortak geçmişleri nedeniyle bütün Türkiye vatandaşlarının birbirleriyle et-tırnak gibi bütünleştiği göz önündedir. Gelinen süreç, toplumsal sağduyuya ve soğukkanlılığa çok daha fazla ihtiyacın bulunduğu bir aşamada bulunduğumuzu göstermektedir. Meseleleri duygulara boğmadan, vicdanları istismar etmeden, memleketimizin insanlarını taraf tutmaya itecek hal ve davranışlardan kaçınarak, çözüm bulunması gerekmektedir. Öncelikle ve önemle belirtiriz ki, memleketimizin bazı meseleleri salt siyasi düşüncelere feda edilemez niteliktedir ve siyasetten bağımsız bir şekilde değerlendirilmesi gerekmektedir. Halkı birbirine düşürecek kışkırtmaların önüne geçilmesi için acilen somut adımlar atılması gerekmektedir. Demokratik açılımın hukuki zemine oturtulması için bir an önce yasal değişikliklere başlanmalıdır.
 
Kısır tartışmalarla zaman kaybetme lüksümüz yoktur. Çözüm konusunda acil ve kalıcı adımlar atılmazsa, bizleri, bugüne değin yaşanmaması tek tesellimiz olan kitlesel çatışma dönemlerinin beklediği ihtimalini gözden uzak tutamayız. Olayın Kürt sorununun çözümü olarak algılanmasından vazgeçilmelidir. Bu, Türkiye’nin sorunudur. Çözüme kavuşturulduğunda ülkemizin ekonomik olarak daha güçlü olacağı açıktır. Demokrasimizin çağdaş seviyeye yaklaşacağı, insan hak ve özgürlükleri açısından daha yaşanılır bir noktaya geleceğimiz kuşku götürmez bir gerçektir.
 
Demokratik açılım süreci basit ve sınırlı bir proje olarak değil, kısa-orta-uzun vadeli, sosyal-kültürel-ekonomik ve siyasal tüm boyutlarıyla ele alınmalıdır. Toplumun bütün unsurlarının katılımıyla geliştirilecek Stratejik Master Programına ihtiyaç vardır.
 
2010 yılının bu ilk günlerinde, demokratik açılımın ülkemizin ve toplumumuzun ufkunu açacağına olan inancımızı yineliyoruz. Bütün sivil toplum kuruluşlarını çözümü hızlandıracak şekilde seslerini yükseltmeye ve bu sürece katkıda bulunmaya çağırıyoruz. Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
 
 
 

Son Eklenenler