Göksu: Babamızı dinlememenin bedelini çok ağır ödedik

Üniversiteli gençlere dramatik film sahneleri aratmayacak duygu dolu hayat hikâyesinden bahseden Çevre ve Şehircilik Bakanı Teknik Başdanışmanı Mehmet Tevfik Göksu, Adıyamanlılar Vakfı’nın Ocak ayı burs törenine konuşmacı olarak katıldı. Göksu, “Babamın ani tepkisi yüzünden kendimi bir anda İstanbul’da buldum” diyerek, gençliğin verdiği reaksiyon ile babasını dinlememenin bedelini çok ağır ödediğini söyledi.

Konuşma öncesinde vakfın bursiyer öğrencileri ney dinletisi eşliğinde, Mekke’nin Fethi ile alakalı olarak Millî Şairimiz Mehmet Akif Ersoy, Necip Fasıl Kısakürek ve Mevlâna gibi medeniyetimizin üç önemli yıldızının biyografisi ile birlikte okunan şiirler ayakta alkışlandı. Vakıf Başkan Yardımcısı Hamza Taşan, Serkan Uçar’a ait “Tut Yüreğimden Ustam” şiirini seslendirirken, Vakfın Yönetim Kurulu üyesi Lütfi Kırmızı ise vakıf binasının yanındaki yeni alınan arsadan dolayı emeğe geçen herkese teşekkür etti.

Kısa bir selamlama konuşması yapan Vakfın Genel Başkanı Ramazan Aksoy ise bursiyer öğrenciler tarafından Mekke’nin Fethi ile alakalı Millî Şairimiz Mehmet Akif Ersoy, Necip Fasıl Kısakürek ve Mevlâna ile ilgili düzenlenen programdan büyük bir memnuniyet duyduğunu ifade etti. Aksoy, “Özellikle vakfımızın kültür merkezinin yapımında büyük gayretleri olan Çevre ve Şehircilik Bakan Danışmanı Mehmet Tevfik Göksu’yu uzun bir aradan sonra tekrar aramızda görmekten büyük mutluluk duyduk” şeklinde konuştu.

“2,5 gün aç ve susuz kaldık”

1979 yılında babasının bir akşam yemeğine geç geldi diye kendisisine, “Bir daha böyle geç gelirsen eve gelme” demesiyle bunu gururuna yediremeyerek bir arkadaşı ile birlikte sıkıntılarla dolu yolculuğun sonunda Gölbaşı’dan İstanbul’a kaçmak zorunda kalan İSKİ eski Genel Müdür Yardımcısı ve şu an ise Çevre ve Şehircilik Bakanı Fatma Güldemet Sarı’nın Teknik Başdanışmanlığını yapan Mehmet Tevfik Göksu, İstanbul’a cebinde beş kuruş para olmadan geldiğini ve 2,5 gün boyunca da aç ve susuz kalmasının acılarını anlattı.

Göksu, “Üç yıl önce 12 ağacın kesilmesiyle dünyaya nam salan Taksim Gezi Parkı’nda, kasım ayının o soğuk havasında yatmak zorunda kaldık. Oradaki bankları gece yakıp donmaktan zor kurtulduk. O zamanlar şimdiki genç kardeşlerimiz kadar şanslı değildik. Ne kapısını çalacağımız dostlar vardı ne de akraba çevresi… Olsa bile bizi ailemize şikâyet ederler diye gidemedik” diyerek sözlerine başladı.

“5 ekmek karşılığında bir kamyon un indirmeyi bile göze aldık”

Göksu daha sonra sözlerine şöyle devam etti: “Arkadaşımla birlikte açlığımızı gidermek için sadece 5 ekmek karşılığında bir kamyon un indirmeyi göze aldık. Ancak bu işi bile bize vermediler. Daha sonra bir restaurantta bulaşıkçı olarak işe başladık. Aşçı bize ‘Karnınız aç mı?’ deyince 2,5 gün boyunca aç olmamıza rağmen utangaçlığımızdan ‘Açız’ diyemedik. Kendisi bizim aç olduğumuzu anlayınca yemek ikramında bulundu. Belli bir süre sonra bizim burada olduğumuzu öğrenen ve o zaman İlahiyat Fakültesinde okuyan amcaoğlu Adıyaman eski Milletvekili Mahmut Göksu bize bir otelde iş bulunca rahat bir nefes almıştık. Bu aşamadan sonra geceleri otelde çalıştım, gündüzleri ise dershaneye gitmeye başladım. Ertesi yıl, İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği gece bölümünü kazandım. Üniversiteyi kazanmakla birlikte geceleri okula gittim. Gündüzleri ise bir mimarlık ofisinde çalıştım. Burada bana hem büyük tecrübe kazandırdılar hem maddi imkân sağladılar. Sonra 8 yıllık özel sektörde değişik kademelerde görev yaptım. Ardından 1995 yılında şu anki Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanmasıyla birlikte İSKİ Genel Müdürlüğü’nde önce Kontrol Amirliği, ardından Asya Bölge Müdürlüğü ve daha sonra bir süre Daire Başkanlığını yaptıktan sonra Genel Müdür Yardımcılığı görevine getirildim.”

“Azerbaycan’a 3,5 yıllığına transfer oldum”

Göksu, üstlendiği görevleri amlatmaya şu şekilde devam etti: “İSKİ Genel Müdür Yardımcısı iken Orta Doğu’dan, Afrika’dan ve Türki cumhuriyetlerinden gelen arkadaşlara brifing veriyordum. Yaptığımız teknik işler ile ilgili bilgiler veriyorduk. Bu ülkedeki mühendisleri İSKİ’ye getirerek, brifing mahiyetinde 20 gün veya bir ay süreyle var olan teknoloji ile ilgili bilgilerimizi onlara sunuyorduk. Bu vesile ile Azerbaycan’da su işleriyle ilgili bir Bakan İstanbul’a gelmişti. Kendisine verdiğimiz brifingden sonra beni Azerbaycan’a davet etti. Davetten sonra üç günlük seminer için Azerbaycan’a gittiğimde seminer sonrasında oranın Su İşleri Bakanı, Azerbaycan’a gitmem için teklifte bulundu. Ben de bu teklifi reddedince kendisi beni ikna etmek için başından geçen hikâyeleri anlattı ve bana, ‘Bizi bu aşamadan sonra yeniden Ruslara mahkûm etmek mi istiyorsunuz? Siz gelmeseniz biz kimlere gideceğiz?’ deyince bu konuşma beni çok etkilemişti. Annemi ve eşimi ikna etmem hâlinde bu işi kabul edebileceğimin sözünü kendisine verdim. Bu gelişmelerden sonra büyük bir uğraş sonucu annemi ve eşimi ikna ettikten sonra 3,5 yıllığına 1,5 milyon avro transfer bedeli ve aylık 30 bin avro karşılığında Azerbaycan’a transfer oldum. Buradaki görevimi ifa edip Türkiye’ye döndükten sonra yaklaşık iki yıldır Çevre ve Şehircilik Bakanı Teknik Başdanışmanı olarak görev yapmaktayım. Bu binanın temelinde az çok bizim de katkımız olmuştu. Uzun bir aradan sonra burada gördüğüm manzara karşısında doğrusu çok etkilendim. Bize bu imkânı sağlayan başta Vakıf Başkanımıza ve bütün yöneticilerine şükranlarımı sınıyorum. Buradaki gençleri görünce Akif’in bahsettiği Asım’ın nesli aklıma geldi. Allah’ın izniyle bunu hissediyorum. Millî Şairimiz Mehmet Akif Ersoy, Necip Fasıl Kısakürek ve Mevlâna gibi medeniyetimizin üç önemli yıldızlarından bahsedilmesi beni çok duygulandırdı” diyerek sözlerini tamamladı.

Haber: Abdulkerim SONKAYA

 

Resim Galeri

Son Eklenenler